Çin’in toplama kamplarını ifşa eden gazeteci Olsi Jazexhi: Sahte bir hikayeyi dünyaya sunamazdım

Çin’in izniyle Doğu Türkistan’da Uygur Türklerinin hapsedildiği toplama kamplarını gezen Arnavut asıllı gazeteci Olsi Jazexhi, gördüklerine dayanamadı. Pekin yönetiminin kurguladığı tiyatro yerine çektiği görüntüleri ve izlenimlerini oteline döner dönmez yayınladı. Jazexhi, Çin’i kendi propagandasıyla nasıl vurduğunu KARAR TV’ye anlattı. Pekin yönetimi, Uygur Türklerine yapılan baskı ve işkenceler dünya kamuoyunda yer buldukça çareyi karşı progpaganda başlatmakta buldu. Uluslararası medyadan gazetecileri gruplar halinde kamplara davet etti. Kamplarda zorla tutulan Uygurların tiyatro ve dans oyunları sahnelendi. Ancak bu göz boyama girişimleri gerçeklerin üzerini örtmeye yetmedi... Arnavut asıllı Kanadalı gazeteci ve akademisyen Dr. Olsi Jazexhi (Yazici) de bu gezilerinden birine katıldı, gördükleri karşısında dehşete düşünce Çin’in oyununu boşa çıkardı. Olsi Jazexhi, Çin’in davetiyle Türkiye, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden gazetecilerin de katıldığı bir grupla Doğu Türkistan ve Urumçi’de toplama kaplarını ziyaret etti. KARAR TV’ye geçen Ağustos’ta gerçekleşen ziyarette yaşadıklarını anlatan Jazexhi, toplama kampında gördüklerini “Şoke oldum. Çılgına döndüm“ diyerek özetliyor. Aksu’da, ’Mesleki Beceri Eğitim Merkezi’ adı verilen toplama kampında Müslüman mahkumlara yaptırılan dans ve şarkı gösterisinin gerçekleri perdelemeye yönelik olduğunu anlayan Jazexhi yaşadıklarını şöyle anlatıyor: Çinli arkadaşlarımızın projesi, ortaya koydukları bu sahte haberi filme çekmemizdi. Ancak ben bunu yapmadım. Uygurları şarkı söyleyip dans ederken çekmeyi reddettim. Bu insanlarla röportaj yapmak istediğimi söyledim. Akıllı telefonumu kullanarak onları filme çektim ve otele döndüğümde Youtube’da videolarımı yayınladım. Videolarım viral hale geldi ve birçok gazeteci, medya analisti, istihbarat servisleri izledi. Bu, toplama kamplarının bu boyutta ilk kez ifşasıydı. Yayından sonra Çinliler deliye döndü. Tuvalete giderken bile her yerde takip ediliyorduk, yanımızda 3 kişi vardı. Gezimizi organize eden Komünist Parti’nin temsilcisi ayrılmadan önce, ’Sincan ve Çin’den çıktığınızda burada gördükleriniz hakkında bir şey bildirmenizi istemiyoruz. Aksi takdirde, kabul edilemez olacağını açıklarız’ dedi. Onların istediği gibi sahte bir hikayeyi dünyaya sunamazdım.“ Uygurlara, İslam’ı inkar etmeleri için baskı yapıldığını söyleyen Jazexhi, zulmün boyutlarını anlatırken çarpıcı bir örnek veriyor: “Şunu gördüm, bazı mahkumlar artık neden Müslüman olduğunu sorgulamaya başlamış. Baskı, yıldırma o boyuta ulaşmış. Mesela selam veriyorsunuz, ’aleykümselam’ diye karşılık veremiyorlar. Sadece Çince konuşuyorlar. Orada insanlara maymun gibi davranıyorlar. Korku ve baskı altında olduklarını anlamamak imkansız. Bu toplama kamplarının Uygurları, İslam ve Türklük’ten vazgeçirme kampları olduğu açık“ diyor. Çinli görevlilerin sürekli Uygurların neden toplama kamplarında bulunduğunu ve onların dans ettiği ve şarkı söylediği gösteriler hazırladığını belirten Jazexhi izlenimlerini şöyle anlatıyor: “Biz bunu reddettik. Cep telefonuyla bazı tutuklulularla röportaj yaptım. Neden orada olduklarını öğrenmeye çalıştım. Birinci sebep Kur’an-ı Kerim okumak, ikincisi başörtüsü ve üçüncüsü ise namaz kılmak. Konuştuğumuz insanlar reşit dahi olmayan çocuklardı. Onlara cinayet işlemiş bir mahkum gibi davranılıyordu.“
Back to Top